Uzun vadeli dayanıklılık oluşturmanın bir yolu olarak iş yerinde risk psikolojisini anlamak

Whitepaper

İnsan davranışları ve hatalarından kaynaklanan tehditleri nasıl engelleyebilirsiniz? Iron Mountain ile risk yönetiminizi yeniden şekillendirin.

22 Şubat 202212 dakika
Iron Mountain logo with blue mountains

Gamze Ergün, Iron Mountain Türkiye Satış Direktörü

Bristol Üniversitesi Sosyal Bilimler Öğretim Üyesi Psikolog Dr. Nilufar Ahmed

Liderler, yoğun bir iş dönüşümü döneminden sonra stratejik planlamaya odaklanırken, şirket içi dayanıklılık oluşturmaya yardımcı olacak çözümler büyük önem taşıyor. Başarı, bir şirketin zayıf noktalarının iyi şekilde analiz edilmesini gerektiriyor. Genellikle gözden kaçsa da en önemli tehdidi, çoğunlukla kasıtsız olsa bile maddi yönden ve itibara önemli ölçüde zarar verebilecek insan hataları oluşturuyor. Bu nedenle, hibrit çalışma için orta vadeli planlama söz konusu olduğunda, şirketlerin risk yönetimi yaklaşımlarını yeniden düşünmeleri hayati önem taşıyor.

Iron Mountain'ın Avrupa genelinde yaptığı son araştırmaya göre, kuruluşlar şirket içi risk farkındalığının düşük olması nedeniyle artan tehditlere maruz kalıyor. 11.000 çalışanın katıldığı ankete göre, her üç kişiden biri (%32) iş yerinde “kritik” bir hata yaptığını iddia ediyor ve %14'ü şirketlerine pahalıya mal olan bir risk aldığını söylüyor.

EMEA bölgesinde çalışanların dörtte üçü, risk yönetiminin hassas bilgileri korumak için hayati önem taşıdığına inansa da neredeyse yarısı (%49) hala işte risk almaya değer olduğunu savunuyor ve dörtte biri (%25) en az bir kez dolandırıcılık veya kimlik avının kurbanı olduğunu iddia ediyor.

İnsan psikolojisini anlamak, kritik kurumsal risk faktörünü açıklamaya ve ele almaya yardımcı olabilir. Bu nedenle, bu konu hakkında psikolojik içgörüler edinmek için Bristol Üniversitesi Sosyal Bilimler Öğretim Üyesi Psikolog Dr. Nilufar Ahmed ile konuştuk.

Gamze Ergün: Risk alma eğiliminin arkasında ne gibi sebepler olduğunu açıklayabilir misiniz?

Dr. Nilufar: “Yüksek tempolu yaşantımızda, verimliliği en üst düzeye çıkarmak için her zamankinden daha büyük riskler alınıyor. Kaliteli hizmet beklentilerinin yüksek olduğu sektörlerde, azalan kaynaklar göz önüne alındığında risk alma durumu normalleşebiliyor. Bu bağlamda, bireyler, güvenilir ve kaliteli hizmet sağlamak için kestirme yollar tercih edebiliyor. Ne yazık ki, risk alma arttıkça hem birey hem de şirket için geniş kapsamlı sonuçlara yol açabilecek hata olasılığı da artıyor.”

Gamze Ergün: Sizce neden bireyler risk almaya istekli oluyor?

Dr. Nilufar: “Risk algısı söz konusu olduğunda, risklerin varlığından haberdar olsak bile genellikle iyimser bir önyargı sergiliyoruz. Örneğin, Iron Mountain'ın araştırmasına göre EMEA'daki çalışanların %34'ü aynı şifreyi birden fazla platformda kullanıyor. Yapmamamız gereken bir şey olduğunu bildiğimiz halde, kişisel olarak başımıza kötü bir şey geleceğini düşünmüyoruz. Bizler ayrıca, alışkanlıklarımıza bağlı yaşayan varlıklarız çünkü bu bize bir güven duygusu veriyor. Güvende olduğumuz inancı, riski hafife almamıza ve riskten korunmak için alınan önlemleri abartı bulmamıza neden oluyor.”

Gamze Ergün: Hibrit çalışmanın, riskleri nasıl değerlendirdiğimiz üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Dr. Nilüfar: “Kesinlikle. Ankette, çalışanların üçte birinden fazlası (%36) evlerinde ofise nazaran daha az güvenlik bilincine sahip olduklarını kabul etti. Bu bakımdan, yeni hibrit çalışma modelleri verilerin nasıl yönetildiği, işlendiği ve korunduğuna yönelik bir aciliyet barındırıyor. Bunun ileriye dönük standart bir işletim modeli olması beklendiğinden şirketlerin bu öğrenimleri uzun vadeli strateji sohbetlerine dahil etmeleri uygun olur. Çalışanlar, eylemlerinin istemeden neden olabileceği tehlikelerin farkında değillerse bu davranışların devam etmesi olası görülüyor. Bu durum da hibrit ortamlarda veri yönetimi ve güvenlik konusunda eğitimi gerekli kılıyor. En etkili öğrenme; etkileşimi, katılımı ve yansıtmayı içeren öğrenme diyebiliriz. İkinci olarak, evden çalışmak birçok kişiye daha fazla iş/yaşam dengesi sağlama şansı tanıyor. Ancak iş ve evin alışılagelmiş sınırları olmaması tükenmişlik ve bitkinlik için daha büyük risk oluşturuyor. Yorgunluk arttıkça, motivasyon ve katılım azalıyor. Bu da hata yapma olasılığını, stresi ve kaygıyı artırıyor. Bilgisayar sınırlarının ötesine geçmeye yönelik kurgulanmış güçlü bir kültüre öncelik veren şirketler giderek çoğalacak diye düşünüyoruz.”

Gamze Ergün: Tükenmiş çalışanla iş yeri hataları arasında enteresan bir bağ var, işletmeler bunu ciddiye almalı mı?

Dr. Nilufar: “En nihayetinde, esnek süreçler = esnek çalışanlar. Yine de Avrupa’da kaybedilen iş günlerinin yarısından fazlası işle ilgili stresten kaynaklanıyor ve cinsiyet farklılıkları, kadınların iş yerinde stres yaşama ihtimallerinin erkeklerden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Iron Mountain araştırmasından elde edilen bulgular da bu durumu destekler nitelikte. Kadınlar, iş yerinde kritik bir hata yaptıklarını hissettiklerinde erkeklere göre daha stresli, endişeli ve panik içinde olduklarını belirtiyorlar. Kaygıyı azaltan süreçler bütün çalışanların refahını artırabilir. Sistemler iş yerinde bir koruma kalkanı sağlayarak psikolojik bir güvenlik oluşturabilir ve endişeyi azaltabilir. Esnek sistemler, çalışanların daha mutlu ve daha esnek olmasını sağlayarak güven inşa edebilir, bu durum daha fazla üretkenliğe ve kârlılığa dönüşebilir.”

Yukarıdaki bilgiler EMEA genelindeki anket sonuçlarını yansıtıyor. Türkiye genelindeki anket verilerini ise burada bulabilirsiniz.

Elevate the power of your work

Hemen ücretsiz fiyat teklifi alın

 

Başla